Skolyoz Nedir?
Skolyoz, kişinin omurgasını oluşturan kemiklerin (vertebra olarak adlandırılırlar) kendi etrafında dönmesiyle ve yana doğru bükülmesiyle oluşan karmaşık üç boyutlu omurga deformitesidir. Genellikle bulgu vermez, semptomatik değildir. Bu sebeple fark edilmesi zordur ancak çocuklarda en sık görülen kas-iskelet sistemi rahatsızlığıdır.
Skolyoz, altta yatan başka bir hastalık tanımlanamadığında idiyopatik yani nedeni bilinmeyen olarak adlandırılır. Bu durum ergenliğin erken evrelerindeki ergenlerin %2 ila %4’ünü etkiler ve genç kadınlarda genç erkeklere göre daha sık görülür. Skolyozlu kişilerin kardeş, çocuk ve yakın akrabalarının bu duruma sahip olma olasılığı daha da yüksektir.
Skolyoz tanısı konulduktan sonra, temel endişeler altta yatan bir neden olup olmadığı ve eğriliğin ilerleyip ilerlemeyeceğidir. Karşılaşılan skolyozların çoğu (%80’inden fazlası) idiopatiktir yani sebebi bilinmez, çok faktörlüdür. Bunun dışında skolyoz nörolojik durumlara (örneğin serebral palsi veya felç), kas anormalliklerine (örneğin Duchenne kas distrofisi) veya diğer sendromlara (örneğin Marfan sendromu ve nörofibromatoz) bağlı olabilir. Skolyoz nadiren de olsa tümörler, ağrı, omurilik anormallikleri ve enfeksiyonun sonucu da olabilir.
Skolyozun ilerleyişi;
- Cinsiyete
- Eğrilik açısına (COBB)
- Eğriliğin tipine
- Dönme derecesine
- Bireyin yaşına bağlıdır.
Bu durumun üç ana belirleyicisi; cinsiyeti, gelecekteki büyüme potansiyeli ve tanı anındaki eğriliğin büyüklüğüdür. Her durumda, kadınların eğri ilerleme riski erkeklerden 10 kat daha büyüktür. Bireyin büyüme potansiyeli ne kadar fazlaysa eğri ilerlemesi olasılığı da o kadar yüksek olur. Ayrıca boy ve kilo değişiklikleri, iskelet ve cinsel olgunlaşma gibi çeşitli faktörler de skolyozun ilerlemesinde rol oynar.
Ergenlik döneminde, büyüme atağıyla birlikte, skolyozun ilerleme hızının en üst düzeyde olduğu bilinmektedir. Küçük yaşta farkedilen skolyozun tedavi alınmazsa ilerleme ihtimali daha fazladır. Tüm bu ilerleme ihtimali skolyoz uzmanı tarafından değerlendirme sırasında hesaplanır.
Skolyozun erken tespiti, deformite ve hasarların önlenmesinde önemli rol oynar. Bu sebeple tarama yapılması ve ailelerin çocuklarıyla ilgili bu konu hakkında bilgilenmeleri önem taşımaktadır. Çok küçük yaşlarda fark edilen skolyozun düşük dereceli de olsa gözlem altında tutulması gerekebilir.
Skolyoz Nasıl Fark Edilir?
Skolyoz temelde omurgadaki simetri bozukluğunu olarak nitelendirilebilir. Bu omurgadaki simetri bozukluğu omurga etrafındaki kas, eklem, bağ dokularına dolayısıyla postüre yansır.
Eğer skolyozunuz varsa, ayakta dururken biraz eğik durabilirsiniz ve ayrıca:
- Sırtınızda görünür bir eğri
- Diğerinden daha yüksek duran omuz veya kürek kemiği
- Birbiriyle aynı hizada olmayan kürek kemikleri
- Tek tarafta kaburga çıkıntısı
- Bir tarafta daha yüksek olan göğüs kafesi
- Meme büyüklük, şekil ve meme uçlarında yükseklik farkı
- Bel hattında asimetri
- Diğerinden daha yüksek veya daha belirgin görünen kalça
- Arka kalça çizgileri arasında yükseklik farkı
- Ayak tabanlarına eşit yük vermeme gibi durumlar dışarıdan belli olabilir.
Kemik gelişimi tamamlanmış yetişkin skolyozlu bireylerde tek kürek kemiğinin içinde ağrı, belin tek tarafında ağrı, kıyafetlerin iki bacakta simetrik durmaması da sık duyulan şikayetlerdendir.
Skolyozda Tanı
Skolyozun ilk değerlendirmesinde kritik olan hastanın öyküsü, fizik muayenesi ve radyografileridir.
Skolyoz tanısı için radyografide (röntgende) omurgaların eğilmesi ile ilişkili cobb açısı en az 10° olmalıdır. Öne eğilme (Adam’s) testinde asimetri olması omurganın kendi etrafında döndüğünü gösterir ve gövde dönüş açısı skolyometre ile ölçülür. Radyografi (röntgen) skolyozun şiddetini değerlendirmek, ilerlemesini izlemek ve tedavi kararlarını yönlendirmek için kabul edilen genel yöntemdir. Skolyoz röntgeni çene hizasından kuyruk sokumuna kadar tüm omurgayı içermelidir. Bu röntgen çekilirken dış müdahale (ayakkabı) olmamalıdır. Bireyin muayenesinde yaşına, doğum öyküsüne, aile öyküsüne, fizyolojik olgunluk değerlendirmesine ve ağrının olup olmadığına yer verilir. Tüm bu bilgiler ışığında skolyozun ilerleme ve tedavide başarı ihtimaline bakılır. Korse ve tabanlık kullanımında değerlendirmeler yapılır. Her skolyoz olgusu kendi özelliklerine göre yönetilmelidir.
Skolyozda Tedavi
Skolyoz tedavisi; gözlem, egzersiz tedavisi, fiziksel modaliteler, ortezler/korse gibi invaziv tedaviyi içerir. Skolyozlu kişiler için tedavi sadece deformiteyi düzeltmek değil, aynı zamanda eğri ilerlemesini yavaşlatmak veya tamamen durdurmaktır. Eğriliklerin ilerleme ihtimalinin eğrilik ve kişiye özgü olduğu bilinmektedir. Daha fazla omurun dahil olduğu, geç yaşta başlamış skolyoz tedavisi daha optimaldir. Tüm skolyoza özgü egzersiz yaklaşımları arasında en çok çalışılan ve yaygın olarak kullanılan Schroth yöntemidir.
Schroth yöntemi, kendisi de skolyoza sahip olan Katharina Schroth tarafından geliştirimiştir. Schroth, bireye özgü skolyoz paternine dayanan özel egzersizler kullanan, invazif olmayan bir yöntemdir. Bireye özgü nefes tekniklerine dayanır. Bununla birlikte yine bireye özgü egzersizle birleştirilerek nefes alış-verişi sağlanır. Bireyin oto düzeltme yapması sağlanır. Bu sayede kasları daha iyi postür için yeniden eğitmeye yardımcı olunur.
Schroth egzersizleri kişiden kişiye farklılık gösterse de üç önemli bileşeni içerir:
- Kas simetrisi
- Rotasyonel solunum
- Duruş farkındalığı
Haftada 2-3 uzman eşliğinde olacak şekilde planlama yapılır. Kullanılan egzersizler, kişinin özel eğrisine-durumuna dayanmaktadır. Kişinin vücudunun nasıl konumlandığını ve hareket ettiğini görmesi için aynaların önünde egzersizler yapılır. Egzersizler yapılırken günlük aktiviteleri düzenleme ve sınırlama, günlük aktiviteler sırasında kasların vücudu daha iyi bir pozisyonda ve dengede tutması üzerinde çalışılır. Kişinin egzersizlere evde katılması tedavi seyri için büyük önem taşımaktadır. Seanslarda ayrıntılı ev egzersiz programı oluşturmaya da yer verilir.
Ayda bir defa olmak üzere fotoğraflı kontrol yapılır, gövde dönüş açısı skolyometre ile ölçülür. Düzelme veya ilerlemeler not edilir. Tekrarlanan radyasyon maruziyeti ve kanser riskleriyle ilgili artan endişeler nedeniyle iskelet olgunlaşmasına kadar her 6 ayda bir, daha sonra 2 yılda bir radyolojik yollarla (röntgen) gözlemlenir. Bu radyolojik görüntülerde Cobb açısı karşılaştırılması yapılır.
Skolyozda korseleme yine bireyin yaşına, boy ve kilosuna, günlük yaşam aktivitelerine, eğriliğin derecesine ve tipine bağlıdır. Korselemedeki asıl amaç eğriye doğru noktalardan itme vererek omurgayı orta hatta toplamaktır.
Erken yaşlarda başlayan skolyoz tedavisi kişiden kişiye değişmekle birlikte en az bireyin kemik gelişimi tamamlanana kadar sürer. Yetişkinlikte de belirli aralıklarla devam eder.
Skolyoz Neye Sebep Olabilir?
Skolyozun başlangıcı, ilerleyişi ve tedavisinde çeşitli varyasyonlar vardır. Ancak tedavi edilmeyen skolyoz yetişkinlikte, omurga eğriliği belirli bir kritik eşiği aştığında, sağlık sorunları oluşturma riski daha da artar.
Etkileri ise aşağıdaki gibidir:
- Şiddetli Ağrı ( Eğriliğe göre omurganın farklı bölgelerinde olabilir.)
- Denge bozuklukları
- Akciğer Sorunları(kardiyopulmonal fonksiyon bozukluğu)
- Nefes Darlığı
- Sırtta sertlik hissi
- Bacaklarda ağrı ve uyuşma (sinir sıkışmasından kaynaklı)
- Kas gerginliği nedeniyle yorgunluk
Skolyozlu gençlerin çoğu klinik semptomlar geliştirmese de skolyoz; yaşam kalitesinin düşmesine, kaburga deformitesine, solunum sıkıntısına ve hatta erken ölüm dahil olmak üzere ciddi veya aşırı etkilerden söz edilebilir. Büyük sıklıkla görülen idiopatik skolyozun etkileri daha uzun vadede ortaya çıkmaktadır. Fakat ergenlikten itibaren bazı bireylerde önemli kozmetik problemlerden kaynaklanan duygusal sıkıntıya neden olabilir. Estetik kaygı sosyal izolasyona yol açabilir.
Schroth methodu ile eğriliğin ilerlemesini engelleyerek ve eğriliği düzelterek ameliyat sayısını azaltmak amaçlanır. Tedavi edilmeyen skolyozlar belirli Cobb derecesini aşarsa cerrahiye yönlendirilirler.